9 Ekim 2010 Cumartesi


Sevgili bloğum sana çoktaaan ama çoktan içimi dökememiştim.
Dinleyipte tüm yazdıklarımı yanlışlarımı,eksiklerimi eleştirmeden bağrına basan bir sensin belkide sende dile gelsen neler söylersin bana ama senin dile gelmeyeceğini bildiğim için yazıyorum
bloğu mu ziyeret eden eleştirmenlerde yada kendinde eleştri hakkı bulanlar bişeyler yazar belki ama!
Olsun en azından yazarken her yazdığıma cevap vermeyişin beni rahatlatıyor
seni terkedişimden sonra çok şey değişti hayatımda kaybolmalardayım belkide kayboldum ama henüz bunun farkında olacak kadar kendimde bile değilim. yalnız şundan eminimki çıktığım keşifte herşeyin herkesin yalan olduğunu öğrendim bir anlık mutluluklar uğruna tüm değerlerin ayak altına alındığını gördüm.
Hani nerde insan denen büyük donanımlı varlık hani nerde? hayvanlardan farklı kılınan duygu,his,vijdan, yaşama, görme ve hissetme denilen üstün duyguları taşıyan insanlar nerde?
Yok herkes herkese ne koparsam'da yazık gerçkten çok yazık; Allah neden kullarına bazı şanslar vermezki mesela sorsaydı bana sen bu dünyada kalmak istermisin diye
Hayır asla derdim illa ölüm değil !Başka bir dünya alternatifi sunsaydı tercih hakkı verseydi yada ne biliyim kullarının yorgun yüreğini bilen allah hadi bakalım senin biraz tatile ihtiyacın ver diyip belki bir süreliğine öteki alternatif dünyaya terapi için gönderseydi keşke evet Allahım itiraf etmem gerekirse ben yoruldum ve çok yorgunum...

14 Ocak 2010 Perşembe

Zafer Bizim


Ne hayallerimiz vardı değilmi içimiz yaşatılmayacak hayyallerle doluydu.
düşününce.. kelimeler suskunlaşıyor
sözlerin yokluğundan değil aslında çokluğundan birde yaşanmışlıkların
doluluğundan
hangi birinden başlasınki
neydi mutluluk bizim için
Bir anne şefkatimi
yoksa yaşanılmamış hayatı bir sevgilinin omuzundamı ağlamak
yoksa çekmişliğimizden bir dostamı sığınmayı istemek
hani nerde yaşatmadılar yaşatmadılar
buğulu gözlerinde ne yaşanmamış sevdalar var
yada tek başına yaşadığın sevdan
ama nedense kendine yaslanmışlık var hep
şefkat var hemde okyanus gibi neden biliyormusun?
neden biliyormusun?
Varsın hayat bizi yendi sansın varsın sevgiler terketsin varsın anamızın sıcak göğsüne bir kere başımızı koyamayalım
yinede zafer bizimdir. Çünkü bu masum, bu duru bakışı bu kadar yaşanmışlık bozamaz
zafer bizim inan buna
büyülü yüreklerimizi çekmişlikten yaşlanmış yüreğimizi hiç bir dünya mutluluğu mutlu edemez bizi çünkü biz dünyanın her halini bildik vede yaşadık sen gök yüzünden bir melek bakıyormuş gibi bak yine bu dünyaya bakta dünya ne kadar iğrenç olduğunu bakışlarının altında ezilerek hissetsin.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Aşkın Tarifi


Evinin seni içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin...
Sokaga fırlayacaksin...
Sokaklar da dar gelecek...
Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril gökyüzü...
Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin...
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"Önemli olan saglik."
"Yaşamak güzel."
"Boş ver, her şey unutulur."
Sen hiçbirini duymayacaksin...
Göz yaşlarindan etrafi göremez hale geleceksin...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"Ölüme çare bulundu" ya da "Yarin kiyamet kopacakmis" deseler basini
kaldirip Ne dedin?" diye sormayacaksin...
Yalniz kalmak isteyeceksin...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak...
Ikisi de yetmeyecek...
Geçmişi düşüneceksin...
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin...
Gittigin yerlere gitmek...
Bu sana hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksin...
Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksin...
Aslinda kurtulmak istedigin halde, o aciyi yasamak için direneceksin...
Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksin....
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksin...
Hiçbir şey oyalamayacak seni...
Ilaçlara siginacaksin...
Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek...
Bogazin dügümlenecek, dinleyemeyeceksin...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahi iple çekeceksin...
Bazen de "Hiç günes dogmasa" diyeceksin...
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çikana sarilmak isteyeceksin
...
Nafile...
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin...
Her siçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini fark edeceksin...
Telefonun çalmasini bekleyeceksin...
Aramayacagini bile bile...
Her çaldiginda yüregin agzina gelecek...
Aglamakli konuşacaksin arayanlarla...
Yüregin burkulacak...
Canin yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutuşacaksin...
Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmedigin için kendinden nefret
edeceksin...
Yasadigin şehri terk etmek isteyeceksin...
Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...
Bu umut seni gitmekten alikoyacak...
Gel gitler içinde yasayacaksin...
Buna yasamak denirse...

****
Razi misin bütün bunlara...?
Hazir misin sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
O halde asik olabilirsin
 

derince © 2008 . Design By: SkinCorner