27 Aralık 2008 Cumartesi

Davetiye

Neden? hep böyle oluyor! ben ne zaman büyüyecem!..ne zaman insanların ikiyüzlülükleriyle yaşadığım sürece karşılaşıp bunu artık normal bir şey yada bunu hayatın bir parçası olarak kabul edeceğim. Edemiyorum işte. ben hep böyle çocuk kalayım. Yada ne biliym saf deniliyorsa, öyle kalayım iki yüzlü, riyakar, çıkarcı olmaktansa, zaman zaman kahrolsamda, insanların bu davranışlarına bir anlam veremesemde ben böyle kalacağım. Sözüm ona akıllı, kurnaz geçinen insanlar, varsın benim gibileri onların tabiriyle saf salak bilsinler ama bunlar bilmezlerki. yüzlerine gülüp arkalarından konuştukları insanların aslında tam aksine onlarının kişiliklerini çok iyi çözüp bu zavallıları (Mevlana )hoşgörüsüyle insanlığa davet etmeye çalışmasıdır.

Bir çok şeyin farkında olmalarına rağmen, belki verilen samimi gülüşten mahçup olurlarda, insan taraflarını artık kullanmaya başlarlar, iyliği yaşam felsefesi olarak bilen insanlar, iyiliklerini seçmece yapmazlar. Yapacakları bir iyilikte biz iyi takınalımda hatta birazda yalakalık koyalım işin içine de bize maddi çıkar,veya prestij olarak yerimimizi bu belirler diye seçili kişilere değil.
Olması gerektiği gibi insanı, insan olduğu için sevilmesi gerektiğini, çıkar gözetmeksizin benimsemeli insanı.

Anlamıyorum yüce yaradan hepimize bir dert bir sorun vermiştirki kendi sorunlarımıza alternatifler aramayla meşgul olup başkalarıyla uğraşmayalım. Bu kendini bişey sanan sözüm ona akkılı ama özünde kuş beyinli insanlar dedikodu, kıskançlık, ve yüze gülüp arkasındanda konuşanlar!..

Aslında o insanı çekememezliğin den onu her hareketiyle yaralamayı istediklerini o kadar çok belli ederlerki,bilmezlerki kazdıkları kuyuya bir gün kendilerinin düşeceklerini, insanlık farklı bir erdemdir. Antipati ile değil. Empati ile yaşayın.Bunu deneseniz dünyayı daha güzel görüp acınası durumdan kurtulursunuz. Şöyle bir çevrenize bakın. kalp gözüyle ama!..
Tabi kalbiniz kararmamışsa eğer.
Haa bide şöyle tipler vardır. İyi görünmeye çalışan konuşurken kültür abidesi gibi! ''her konuda mangalda kül bırakmayan tipler''ama sadece konuşan, Bunların gerçek yüzünü tanımak çok zor değildir.Bunların çok kısıtlı kendileri gibi aslında bir baltaya sap olmamış eş ve dostları vardır. Onların hayata ve dünyaya bakış açılarıda normal değildir.
Buda ( bana arkadaşını anlat sana kim olduğunu söyliyim. ) Sözünü hatırlatan insanlardır. Konuşmayın! ''icraat gösterin'' Siz gibiler için bir hikayem var. Buyrun...

HADİ SEN DE GÜLÜMSE

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.
Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep olduve yakın geçmişte
kendisine yardım eden bir dostuna teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı.
Arkadaşı bu teşekkürden dolayı o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantadaki
garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.


Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.


İki gündür fakir adamın boğazından aşşağı lokma geçmemişti. Karnını bir güzel doyurduktan sonra, ıslık çala çala bir apartman bodrumundaki tek odalı evinin yolunu tuttu.
Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşturdu.
Gece yarısından sonra tüm apartmanı dumanlar sarmıştı. Büyük bir yangın çıkmıştı.
Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra
bütün apartman halkı...
Apartmanın üçüncü katında oturan ve sabahki hüzünlü adama gülümseyen küçük kızın anne ve babası da köpeğin havlamasına uyanmış ve bir yangın çıktığını kısa zamanda anlamışlardı. Hemen küçük kızın odasına koşarak,, onu kucaklayıp kendilerini apartmanın dışına attılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

derince © 2008 . Design By: SkinCorner