Avatarına bir resim koymuştu kuzucuğum. Arkası dönük kafasında kapşonu esrarlı bir akşam portresinde. Belli belirsiz görünüyor.Elleri cebinde gidiyor arkasına bakmadan. Şu an dinlediğim şarkı sözündeki cümleyi anımsatırcasına "(konuşacak bir tek dostum kalmadı"diyip gidiyor. Elleri cebinde kuzucuğumun, nasıl sevinirdin sana kuzucuğum dediğimde? Bana hep gideceğini söylerdin. Bense umursamaz bir tavırla hadi be ordan derdim. Bilmiyordumki kuzum sözünü tutacağını! "seni çoooooookkk seviyorum" derken "çok" kelimesini özellikle uzattığının kıymetini sen gidince anladım kuzucum neden? Şimdi anladımki yine keşke "hiç keşkeler" olmasaydı sözü önemini koruyor. Ahh keşke... Bir sürü bir sürü şiir yazıp gönderirdin bana, bir tanesini mail atmıştın çok beğendiğimi söyleyince yok oldu oda seninle ne oldu bilmiyorum.
Kuzucuğum ne vardıki bu kadar delikanlı olupta sözünü tutacak biz ne delikanlılar gördükte sözünü tutamayan ne olurduki sende bu seferlik sözünü tutmasaydın.
İlgilenmediğim zaman hemen anlar kızar giderdin benden ama birkaç güne kalmaz yine dayanamaz gelirdin, sonra sanki üzen senmişin gibi özür dilerdin benden. Daha 19 yaşındaydın ama öyle yaşamış öyle doluydunki çoğu zaman şaşırtırdın beni. Olgun beyninle bu dünya sana çokmu boş geldi alın dedin sizin olsun çirkinlikleri yaşamaya devam edin dedin ellerin cebinde başın önünde çektin gittin. Hani beni çok seviyordun olmadıki!
Bu kötü şakayı sana yakıştıramadım. İlk karşılaştığımız an geldi aklıma şirinliklerinle hemen ilgimi çekmştin sonra konuştukça aslında ne kadar yaralı bir kuzu olduğunu farketmiştim.
"Annem beni doğarken ölmüş" diyip kendini suçlardın. Sana bu konuda saçmaladığını inandıramıyordum. "Babam başkasıyla evlendi şimdi o mutlu bir karısı bir çocuğu var başka bir hayatta yaşıyor" demiştin. Sevmiyorum der sonra böyle düşünme dediğimde banada kızar giderdin. Bazen başımı dizine koyayımmı derdin. Ben kaçardım çünkü biliyordum bana ihtiyacın olduğunda yanında olamıyacağımı tıpkı son gidişindede yanında olamadığım gibi, sana bende bir acı çektirmekten korkuyordum. Giderken beni sevenlerine emanet etmişsin. emanetin bu kadar değerli değilki be kuzum
" Beni nasıl mahçup ettin bir bilsen!.. Yüreğimi nasıl acıttığını bir bilsen
Yaralıydın, sevgiye ihtiyacın vardı ve bunu bende doldurmaya çalıştın kuzucum bense sana yeteri kadar önem gösteremedim .
Eğer bişeyleri değiştirecekse biliyorum günahsız gittin. Çünkü sen bir melektin o yüzden beni duyuyorsundur senden özür diliyorum.
Keşke bende şu an gittiğin yerde ne yaptığını görüyor olsaydım ama eminimki anneciğin hasretle sarılmıştır sana Kaan'ım hoş geldin demiştir. Sende hasret olduğun kokusunu doya doya içine çekmişsindir
Bana onun hakkında okuduğun şiiri onada oku emi kuzucum!
Anne hasretin bitti kuzucum.
Seni hiç unutmayacağım o kadar temizdinki benim duama bile ihtiyacın yoktur, ama ben hep duacın olacağım bir kerede ben yazıyım Bedirhan Gökçenin okuduğu annem şiirini senin yüreğinle Allah izin verirse bir gün uğrayacağım sana söz. Senin bana duyduğun sevgin için. Rahmetle sevgiyle kal kuzucuğum...
ANNE
Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali, "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder."
demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen, sağ elimde sarımsak, sol elimde
soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne, sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu.
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde:
Şuram acıyor işte, şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum. Şuram işte,
Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de hep acıyor anne her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
Ben de ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi?
Düştüm, dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün ben de saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam; "Ben bilmem ki kızım." dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"Kızım, iş" dedi.
Ben de bana ne dedim, ağladım.
"Kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha, bi de sol yanım yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz,
benimkiler gri gibi.
Zeynep, "Annem, beyazlara renkli çamaşır
katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uffff, babam, her gün
peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye,
börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını
bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor?
İzin verme anne,
Ne olur toprağına el sürdürme!
Eve gidince aklıma geliyor bi de
bunun için ağlıyorum anne.
Bak, kavanoz yanımda,
toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne?
Her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp
başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum
anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan
bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama
bana ne kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi,
nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım
acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sen de ama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince
Sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim anne, çooook.
Bedirhan Gökçe